Kur'an-ı Kerim Cüz-5 Sayfa-98
Kur'an-ı Kerim'in 98. sayfasında (4/NİSÂ-122) - (4/NİSÂ-127) arasındaki ayetler yer almaktadır.
Ve onlar ki, âmenû olup, nefsi ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) salih amel işlediler, işte onları, altlarından nehirler akan cennetlere koyacağız, orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah’ın vaadi haktır (gerçektir). Ve Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?﴿122﴾ Sizin emaniyenizle ve kitap ehlinin emaniyesi ile değil, kim kötülük yaparsa (sadece) onunla cezalandırılır. Ve kendisi için Allah'tan başka bir velî ve bir yardımcı bulamaz.﴿123﴾ Ve erkeklerden veya kadınlardan mü’min olarak, kim salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa o taktirde, işte onlar, cennete girerler ve onlara hurma çekirdeğinin lifi kadar (zerre kadar) bile zulmedilmez.﴿124﴾ Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm’in dînine tâbî olmuş ve vechini (fizik vücudunu) Allah’a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve Allah, Hz. İbrâhîm’i dost edindi.﴿125﴾ Ve, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Ve Allah, (ilmiyle ve rahmetiyle) herşeyi kuşatandır.﴿126﴾ Ve kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah, onlar için yazılmış (farz kılınmış) olduğu halde, onlara vermediğiniz haklar ve kendilerini nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ve çocuklardan aciz olanlar hakkında ve yetimlere adaletle davranmanız konusunda Kitab’da size tilavet edilmekte olanlarla (âyetlerle) size fetva veriyor. Ve hayır olarak ne yaparsanız, o taktirde muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir.﴿127﴾
98
وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا وَعْدَ اللّهِ حَقًّا وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللّهِ قِيلاً ﴿١٢٢﴾ لَّيْسَ بِأَمَانِيِّكُمْ وَلا أَمَانِيِّ أَهْلِ الْكِتَابِ مَن يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ وَلاَ يَجِدْ لَهُ مِن دُونِ اللّهِ وَلِيًّا وَلاَ نَصِيرًا ﴿١٢٣﴾ وَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتَ مِن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُوْلَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلاَ يُظْلَمُونَ نَقِيرًا ﴿١٢٤﴾ وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِّمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لله وَهُوَ مُحْسِنٌ واتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَاتَّخَذَ اللّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلاً ﴿١٢٥﴾ وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا ﴿١٢٦﴾ وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَاء قُلِ اللّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ وَمَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاء الَّلاتِي لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَن تَقُومُواْ لِلْيَتَامَى بِالْقِسْطِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِهِ عَلِيمًا ﴿١٢٧﴾
٩٨