“Keşke ben hayatım için (yaşarken güzel ameller) takdim etseydim.” der.
﴿24﴾ Artık o izin günü, kimse O’nun (Allah’ın) azabı gibi azaplandıramaz.
﴿25﴾ Ve kimse O’nun bağladığı gibi bağlayamaz.
﴿26﴾ Ey mutmain olan nefs!
﴿27﴾ Rabbine dön (Allah’tan) razı olarak ve Allah’ın rızasını kazanmış olarak!
﴿28﴾ (Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah’a ulaştırdığın zaman Bana kul olursun) kullarımın arasına gir.
﴿29﴾ Ve cennetime gir.
﴿30﴾
Bismillâhirrahmânirrahîm
Hayır, bu beldeye kasem ederim ki.
﴿1﴾ Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.
﴿2﴾ Ve babaya ve doğan çocuğa andolsun.
﴿3﴾ Andolsun ki Biz insanı, meşakkat içinde yarattık.
﴿4﴾ (İnsan) ona hiç kimsenin asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
﴿5﴾ O: “Pekçok mal tükettim.” der.
﴿6﴾ Onu hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
﴿7﴾ Ona iki göz vermedik mi?
﴿8﴾ Ve bir dil ve iki dudak.
﴿9﴾ Ve onu iki yola (gayy yolu ve hidayet yolu) ulaştırırız.
﴿10﴾ Fakat o akabeyi (sarp yokuşu) aşmadı.
﴿11﴾ Ve akabenin ne olduğunu sana bildiren nedir?
﴿12﴾ (Akabeyi aşmak) kölenin azadıdır.
﴿13﴾ Veya yorgun ve aç olduğu günde doyurmaktır.
﴿14﴾ Yakınlık sahibi (akraba) olan yetimi.
﴿15﴾ Veya çok fakir bir miskini (doyurmaktır).
﴿16﴾ Sonra âmenû olanlardan (Allah’a ulaşmayı dileyenlerden) ve sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır (akabeyi aşmak).
﴿17﴾ İşte onlar ashabı meymenedir (meymene sahibidir) (amel defteri (hayat filmi) sağından verilenlerdir).
﴿18﴾ Ve âyetlerimizi inkâr edenler, onlar ashabı meşemedir (amel defteri (hayat filmi) solundan verilenlerdir).
﴿19﴾ Onların üzerinde etrafı kapatılmış ateş vardır.
﴿20﴾