Ve onlardan önce, yakıp yıkmak ve şiddet bakımından, onlardan daha kuvvetli nice nesilleri helâk ettik. Oysaki beldelerde (helâk olmaktan kurtulmak için) gezip dolaştılar, yer araştırdılar. Kaçıp kurtulacak bir yer var mı ki ?
﴿36﴾ Muhakkak ki bunda kalpleri olan ve ilka edilenleri işitebilen ve (kalp gözleri ile Allah’a) şahit olan kişiler için mutlaka ibret vardır.
﴿37﴾ Ve andolsun ki, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yarattık. Ve Bize (hiç)bir yorgunluk dokunmadı.
﴿38﴾ Öyleyse (artık) onların söyledikleri şeylere sabret. Ve Rabbini, güneşin doğuşundan evvel ve batışından evvel, hamd ile tesbih et (zikret).
﴿39﴾ Ve artık gecenin bir kısmında ve secdelerin arkasından O’nu tesbih et.
﴿40﴾ Ve münadinin yakın bir yerden seslendiği gün ona kulak ver.
﴿41﴾ O gün hak olan sayhayı işitirler. İşte bu (ölümden sonra topraktan), çıkış günüdür.
﴿42﴾ Muhakkak ki Biz; Biz diriltiriz ve Biz öldürürüz. Ve dönüş Bize’dir.
﴿43﴾ O gün arz (toprak) yarılıp onlardan hızla ayrılır (onlar topraktan çıkarak yükselirler). İşte bu haşr (topraktan çıkararak insanları Mahşer Meydanı’nda toplamak), Bizim için kolaydır.
﴿44﴾ Onların ne söylediklerini, en iyi Biz biliriz. Ve sen onların üzerine, cabbar (zorlayıcı) değilsin. Öyleyse Benim vaadimden (vaadettiğim cezadan, azaptan) korkanları Kur’ân ile ikaz et.
﴿45﴾
Bismillâhirrahmânirrahîm
Savurarak esip dağıtan rüzgârlara andolsun!
﴿1﴾ Ve de yük taşıyanlara (yağmur yüklü bulutlara).
﴿2﴾ Sonra kolayca akıp gidenlere (süzülenlere).
﴿3﴾ Hem de emrederek (işleri), (görevli meleklere) taksim edenlere (andolsun ki...)
﴿4﴾ Muhakkak ki size vaadolunanlar kesinlikle doğrudur.
﴿5﴾ Ve muhakkak ki dîn (hesap görme; mükâfat veya ceza), kesinlikle vuku bulacaktır (gerçekleşecektir).
﴿6﴾