Kur'an-ı Kerim Cüz-19 Sayfa-369
Kur'an-ı Kerim'in 369. sayfasında (26/ŞUARÂ-40) - (26/ŞUARÂ-60) arasındaki ayetler yer almaktadır.
Eğer onlar gâlip gelirlerse o zaman biz, sihirbazlara tâbî oluruz.﴿40﴾ Sihirbazlar, firavuna geldikleri zaman: “Eğer biz gâlip gelirsek, gerçekten bize mutlaka bir ecir (mükâfat) var mı?” dediler.
﴿41﴾ (Firavun): “Evet, muhakkak ki siz o zaman, (bana) yakınlardan olacaksınız.” dedi.﴿42﴾ (Musa (A.S) onlara): “Atacağınız şeyi atın.” dedi.﴿43﴾ Böylece iplerini ve asalarını attılar. Ve “Firavunun izzeti için muhakkak ki gâlip gelenler elbette bizleriz.” dediler. ﴿44﴾ Sonra Musa (A.S) asasını attı. İşte o zaman, o (Musa (A.S)’ın asası) onların uydurdukları şeyleri yutuyordu.
﴿45﴾ Sihirbazlar hemen secde ederek yere kapandılar.﴿46﴾ “Âlemlerin Rabbine îmân ettik.” dediler.﴿47﴾ Musa (A.S) ve Harun (A.S)’ın Rabbine (îmân ettik).﴿48﴾ (Firavun): “Benim size izin vermemden evvel, siz O’na îmân ettiniz. Muhakkak ki O, size sihri öğreten büyüğünüz (ustanız). Artık yakında elbette bileceksiniz. Ellerinizi ve ayaklarınızı mutlaka çaprazlama kestireceğim. Ve sizin hepinizi mutlaka astıracağım.” dedi.
﴿49﴾ “Önemli değil. Muhakkak ki biz, Rabbimize dönücüleriz (dönecek olanlarız).” dediler.﴿50﴾ Muhakkak ki biz, mü’minlerin ilki olduk diye Rabbimizin, hatalarımızı mağfiret etmesini umuyoruz (istiyoruz).﴿51﴾ Ve Musa (A.S)’a “Kullarım ile gece yola çık. Muhakkak ki siz, takip edilecek olanlarsınız.” diye vahyettik.
﴿52﴾ Bunun üzerine firavun, şehirlere toplayıcılar gönderdi.﴿53﴾ Ve muhakkak ki bunlar, gerçekten (sayıları) az olan küçük bir grup.﴿54﴾ Ve muhakkak ki onlar, gerçekten bizi çok öfkelendiren (bize karşı çok öfke duyan) (bir toplum).
﴿55﴾ Ve muhakkak ki biz, gerçekten sakınılan (korkulan) bir topluluğuz. ﴿56﴾ Böylece Biz, onları (firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.﴿57﴾ Ve hazinelerden ve kerim (ikram edilmiş, yüksek) makamlardan (çıkardık).﴿58﴾ İşte böylece onlara (onların ülkesine), İsrailoğulları’nı varis kıldık.﴿59﴾ Böylece doğuya doğru (Kızıldeniz’e doğru), onların peşine düştüler. ﴿60﴾
369
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِن كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ ﴿٤٠﴾ فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ ﴿٤١﴾ قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَّمِنَ الْمُقَرَّبِينَ ﴿٤٢﴾ قَالَ لَهُم مُّوسَى أَلْقُوا مَا أَنتُم مُّلْقُونَ ﴿٤٣﴾ فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ ﴿٤٤﴾ فَأَلْقَى مُوسَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ ﴿٤٥﴾ فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ ﴿٤٦﴾ قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٤٧﴾ رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ ﴿٤٨﴾ قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٤٩﴾ قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَى رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ ﴿٥٠﴾ إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ ﴿٥١﴾ وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ ﴿٥٢﴾ فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ ﴿٥٣﴾ إِنَّ هَؤُلَاء لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ ﴿٥٤﴾ وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ ﴿٥٥﴾ وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ ﴿٥٦﴾ فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ﴿٥٧﴾ وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ ﴿٥٨﴾ كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿٥٩﴾ فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ ﴿٦٠﴾
٣٦٩