Kur'an-ı Kerim Cüz-16 Sayfa-308
Kur'an-ı Kerim'in 308. sayfasında (19/MERYEM-39) - (19/MERYEM-51) arasındaki ayetler yer almaktadır.
Ve emrin yerine getirileceği hasret günüyle onları uyar. Ve onlar, gaflet içindeler ve onlar, mü’min değillerdir.
﴿39﴾ Muhakkak ki Biz, yeryüzüne ve onun üzerinde olan kimselere Biz, varis olacağız. Ve onlar, Biz’e döndürülecekler.
﴿40﴾ Kitap’ta İbrâhîm (A.S)’ı zikret! Muhakkak ki O, sadık (çok sadaka veren, sadakatli, her zaman doğruyu söyleyen) bir Nebî idi.
﴿41﴾ İbrâhîm (A.S), babasına dedi ki: “Ey babacığım! İşitmeyen ve görmeyen ve sana hiçbir (şekilde bir) şeyle faydası olmayanlara niçin tapıyorsun?”
﴿42﴾ Ey babacığım, muhakkak ki bana, sana gelmeyen bir ilim gelmiştir! Öyleyse bana tâbî ol. Seni, Sıratı Seviye’ye (düzgün, seviyeli, Allah’a ulaştıran yola) hidayet edeyim (ulaştırayım).﴿43﴾ Ey babacığım, şeytana kul olma! Muhakkak ki şeytan, Rahmân’a asi oldu.﴿44﴾ Ey babacığım, muhakkak ki ben, sana Rahmân’dan azap dokunmasından korkuyorum! O durumda, şeytana velî (dost) olursun.﴿45﴾ (İbrâhîm (A.S)’ın babası şöyle) dedi: “Ey İbrâhîm! Sen, benim ilâhlarıma rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)? Eğer sen, (bundan) vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım ve uzun müddet benden uzaklaş.”﴿46﴾ “Sana (senin üzerine) selâm olsun.” dedi. Senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana (çok) lütufkârdır.﴿47﴾ Ve ben, sizden ve Allah’tan başka dua ettiğiniz şeylerden ayrılıyorum. Ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki (inşaallah), (bu) dualarla ben, Rabbime şâkî olmam.
﴿48﴾ Böylece onlardan ve onların Allah’tan başka kul olduğu şeylerden, ayrıldığı zaman ona, İshak ve Yâkub’u hibe ettik (o istemeden bahşettik). Ve hepsini, Nebî (Peygamber) kıldık.﴿49﴾ Ve onlara, rahmetimizden bahşettik (karşılıksız verdik). Ve onları (Hz. İbrâhîm ve oğullarını), (bütün) dillerde (lisanlarda) sadık ve âlî (üstün, yüce) kıldık.﴿50﴾ Kitap’ta Musa (A.S)’ı da zikret. Muhakkak ki O, muhlis ve Nebî (Peygamber) Resûl idi.﴿51﴾
308
وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٣٩﴾ إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ ﴿٤٠﴾ وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا ﴿٤١﴾ إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْنِي عَنكَ شَيْئًا ﴿٤٢﴾ يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا ﴿٤٣﴾ يَا أَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمَنِ عَصِيًّا ﴿٤٤﴾ يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِّنَ الرَّحْمَن فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا ﴿٤٥﴾ قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْراهِيمُ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا ﴿٤٦﴾ قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا ﴿٤٧﴾ وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي عَسَى أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاء رَبِّي شَقِيًّا ﴿٤٨﴾ فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا ﴿٤٩﴾ وَوَهَبْنَا لَهُم مِّن رَّحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا ﴿٥٠﴾ وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَى إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا ﴿٥١﴾
٣٠٨